Zeynep Altın'ın aklı bitmiştir. Sorumluluklarından tamamen bunalmış ve sürekli sevdikleri tarafından itilip kakılıyormuş gibi hissediyor. Kocası, kızı ve yaşlanan babasının sonsuz talepleri ve beklentileri var gibi görünüyor ve o her şeye ayak uydurmak için mücadele ediyor. Daha da kötüsü, annesinin kısa süre önce ölümünün etkisindeydi ve cenaze tam bir felaketti. Zeynep yaşananlardan sonra bir değişiklik yapması gerektiğini anlamıştır. Kendisiyle ve kendi ihtiyaçlarıyla bağını kaybetmiş gibi hissediyor ve tüm bu kaostan kurtulmak için çaresiz. Bu yüzden sert bir adım atmaya karar verir: Münih'i geride bırakır ve Hırvatistan'da küçük bir adaya gider.